Makale Başlığı
Gönderen
Eklenme Tarihi
Okunma
Admin
Salı, 09 Ekim 2012
4728
Admin
Salı, 09 Ekim 2012
4117
Admin
Salı, 09 Ekim 2012
4139
Admin
Salı, 09 Ekim 2012
4552
Admin
Salı, 09 Ekim 2012
4144
Şiir Başlığı
Gönderen
Eklenme Tarihi
Okunma
mtbor01
Pazar, 24 Mayıs 2020
1878
mtbor01
Pazar, 24 Mayıs 2020
2249
Admin
Çarşamba, 22 Nisan 2020
1293
Admin
Çarşamba, 22 Nisan 2020
1200
Halit Kesler
Cuma, 03 Nisan 2020
1319
Kompozisyon Başlığı
Gönderen
Eklenme Tarihi
Okunma
Admin
Salı, 09 Ekim 2012
4880
Admin
Salı, 09 Ekim 2012
4305
Admin
Salı, 09 Ekim 2012
4162
Deneme Başlığı
Gönderen
Eklenme Tarihi
Okunma
Mustafa KARAAHMET
Salı, 15 Kasım 2016
2747
Admin
Cumartesi, 31 Ocak 2015
3421
super-cavus@hotmail.com
Cumartesi, 13 Nisan 2013
4542
Abdurrahman Güleç
Cumartesi, 19 Ocak 2013
5157
Abdurrahman Güleç
Perşembe, 17 Ocak 2013
4228
Mektup Başlığı
Gönderen
Eklenme Tarihi
Okunma
Masal Başlığı
Gönderen
Eklenme Tarihi
Okunma
Söyleşi Başlığı
Gönderen
Eklenme Tarihi
Okunma
Kıssalar Başlığı
Gönderen
Eklenme Tarihi
Okunma
Nezlim
Cumartesi, 31 Mart 2018
1950
Nezlim
Pazar, 29 Ekim 2017
2134
Nezlim
Pazar, 22 Ekim 2017
2298
Nezlim
Cumartesi, 30 Eylül 2017
2407
Nezlim
Cumartesi, 16 Eylül 2017
2215
Radyo Dinleyin:
Msn'den İstek için:
Sohbet Odasın'dan İstek için:
Harun yildirim
Bismillahirrâhmânirrâhim SEVGİ İnsan nedense yaşarken kendini arı kov Devamı.. Tüm Makaleleri
Harun yildirim
ADERSİZ MUSTAFA Üç tarafı dağlarla çevrilmiş Şirin mi şirin çok güzel bi Devamı.. Tüm Makaleleri
Harun yildirim
SÖYLENMEYEN İKİ KELİME Güneş öyle güzel doğuyor ki insan ne b Devamı.. Tüm Makaleleri
Yayınlanma Tarihi: Cuma, 26 Şubat 2016
BİR AVUÇ BUĞDAY Hani büyükler derler ya evvel zaman içinde kalbur zaman içinde işte böylesi bir hikaye işte Böylesi bir masal sanki bir meltem uyanıyor her handa başka kandil yanıyor. Sanki yıldızlar karanlığın zihrine banıyor güneş sanki sabah doğarken pervane olur gelir sanki geceyle helalleşmiş gibi işte öyle bir günün sabahı çapaklı gözlerini ovalıya ovalıya açan bir çocuk. Her sabah olduğu gibi kapının önünden sürüler çan sesleriyle geçerdi her ses ayrı bir melodi verirdi annesi her sabah olduğu gibi inekleri sağır sabah kahvaltısını hazırlar baba işine gitmek için hazırlanırken bu yaramaz Mikail devamlı hınzırlık yapardı sekiz yaşına girmiş akıllı bir yaramazdı. Okula gitmek için yola koyuldu yaşadığı köyde bir derviş vardı hep onu merak ederdi okula giderken kapısının önünden geçer penceresine bakardı ve o derviş her gün oda penceresinde olurdu göz göze gelirlerdi ve her gün okula giderken aynı sevda ile pencereye bakardı. Bir gün okulu yoktu ama o okula gider gibi elbisesini giyip çantasını alıp yine yola düştü ve o sevdiği Derviş yine penceredeydi... Derviş Gülyüzü ile Mikail'e çağırdı gel evladım gel dedi Mikail Sevinçten uçuyordu beklediği an buydu hemen apar topar Yukarı çıktı dervişi olan sevgisi gözlerinden belliydi Derviş de bunu anlamıştı çok güzel sohbetler anlatıyordu Mikail'in çok hoşuna gitmişti ama Mikail'in gözü bazen sağ tarafa kayıyor Bu da dervişin dikkatini çekmişti orada Mikail'i hoşnut eden iki tane güvercin vardı Mikail güvercinleri çok sevmişti. Derviş bu sevgiyi anlamıştı. Derviş Mikail'e sordu Çok mu sevdin güvercinleri? dedi Mikail büyük bir heyecanla, evet hocam evet dedi. O zaman Derviş dedi ki madem ki bunları çok sevdiğin her gün sabah bunlara yemini sen vereceksin dedi her sabah okula giderken evinden bir hapaz buğday getireceksin bunlara yemek vereceksin dedi Mikail kabul etti aylar sürdü Mikail her sabah yemlerini verdi tam on yıl Mikail on sekize gelmişti ve derviş Hakkın rahmetine kavuştu Mikail çok üzülüyordu ... Anne ve babasını Bu konuyla ilgili hiçbir şey anlatmamıştı dervişi defnettikten sonra tekrar Derviş'in evine geldi güvercinler alıp eve gidecekti ama güvercinlerde yoktu Onlar da gitmişti ve bir gün Mikail öyle bir öksürük tuttu ki babası Hemen alıp doktora götürdü çok da ateşi çıkmıştı Doktor Üşütmüşsün deyip eve gönderdi ama Mikail deki öksürük aylarca devam etti babası tatmin olmadı İstanbul'a götürdü İstanbul'a vardıklarında Mikail bitkin bir haldeydi Doktor dedi Hemen acile alın Mikail'in durumu ciddiydi Doktor muayene ettikten sonra babasını çağırdı oğlunuz verem dedi babası göz yaşlarını tutamadı 15 gün geçmişti Mikail git gide kötüye gidiyor du baba köye dönmek zorunda idi doktor siz memlekete gidin Mikail burada kalmalı dedi ve baba döndü doktor genç Mikail'in yanıma gelip ona teselli veriyordu zaman tükeniyor ertesi gece Mikail öyle ağırlaştı ki artık sona gelmişti doktoru çağırdılar doktor baktı artık ümit bitmişti anne babasına haber verin dedi doktor elden bir şey gelmez her şey Allah'a kaldı dedi ve çıktı ailesine haber ettiler anne ve baba haberi alınca yola koyuldular ağlaya ağlaya onlarda biliyordu Mikail'i kaybedeceklerini ateşi 44 olmuş öksürük hiç bitmiyordu hemşehriler çıktı ümitsiz bir şekilde kapıyı kapattılar anne ve babası gelmek üzere idi her öksürüşünde sanki hastane yıkılıyordu ve hastane kapısından anne baba girdi öksürüğü ta aşa geliyordu ve bir anda öksürük kesildi doktor ve hemşehriler artık Mikail'in öldüğü biliyordu yapacak bir şey yoktu umut kesildi ve o anda anne baba hastane girdi yavrusunun yanına çıkmadan doktor oradaydı koridorda anne sordu yavrum nasıl diye doktor boynunu bükerek başınız sağ olsun dedi anne feryatlar içinde Haykırıyor baba olduğu yere düşmüştü hemşire cenaze işlemlerinizi başlatalım diyerek kağıtları doldurmasını istiyordu ama anne son bir defa Oğlunu görmek istiyordu hep beraber ağlayarak yukarı çıkıyorlar dı bir annenin işte en zor anıydı evladının ölü yüzünü görmesi anne önde baba hemen arkada doktor ve hemşirede arkada idi yavaşça kapıyı açtı baba gözlerini siliyordu ilk adımını atan anne içeri girdi ve yüzüne serin bir rüzgar vurdu baktı pencerenin açık olduğunu gördü şöyle kafasını yatağa doğru çevirdi ve bir anda şaşkınlık içinde tekrar haykırdı aman yarabbim aman diye geriden gelen baba koşarak anneyi tuttu anne ve baba kafayı kaldırdıklarında Mikail i oturur şekilde gördüler doktor lar bile hayret içinde idi öldü dedikleri Mikail öksürmüyor ateşi yoktu ama yanında iki tane güvercin vardı doktor şaşkındı bu nasıl olur yarabbim diyordu, ama Mikail gerçeği biliyordu çünkü yıllarca o güvercinlere her sabah yem vermişti ve yüce Rabbim bunu karşılıksız bırakmadı ve Mikail'i lütfuyla şereflendirdi çünkü o her sabah güvercinlere sadakasını vermişti. bize canı veren ve verdiğini almak Allah'a mahsustur ve kalkıp ailecek evlerine döndüler . Bir avuç buğday bile olsa yıllarca sadakasını vermişti. Evet bir hadiste denildiği gibi Sadaka ömrü uzatır Rabbim verdiklerimizi kabul etsin AMİN Harun Yıldırım
Etiketler: Zekay