



Kaç tabut kondu senin taşlaşmış bedenine
Usanmadın bu kadar yükü sırtlarsın hala
Dağ gibi yiğit olsun yada ak saçlı nine
Senin üstünden inip biner dört kollu sala
Yolcu yolunda gerek bu kadar mola yeter
Yolcusunu taşıyan ellerdir şimdi rehber
Vur kazmayı mezarcı bir misafir daha var
Bu toprağın bağrından daha sıcak mekan yok
Umulmadık zamanda gidiş saatı çalar
Saniye uzatmaya mümkün değil imkan yok
Bir başa bir ayağa dikilsin iki mermer
Ortasına merhumu merhumeyi gömerler
Hey gidinin dünyası ne verdinse tüm aldın
Üryan gelip bir ömür bu kefen mi kazancın
Tadı damakta kalan bir yalandın masaldın
Deva sandıklarımdan daha da azdı sancın
Toprağa veriyorken toprağa düşecekler
Tabutta olmayışa kıs kıs sevinecekler
Bir vakit olur elbet sabah öğle her neyse
İkindi akşam yatsı,son yaprağın düşümü
Cevabı ötelerde gidiş bir bilmeceyse
Bu gidiş öz vatana ruhların dönüşümü
Aşikar olur sırlar perdeler inecekler
Orta yere kar zarar dönüp derilecekler
Dile gelsin söylesin Musalla taşı tek tek
Kim geldide git dedi yoksula zengine mi
Bir namazlık süresi en önde bekleyecek
Yazılanı silmesi ademin haddine mi
Sala namaz telkinle,nihayet gidecekler
Hiç kimsecik merhumu gıpta etmeyecekler.
04.10.2017. GÜREL Nezlim